12 Ağustos 2007 Pazar

Fatma Aliye- uzak ülke

Kaç zamandır Fatma Karabıyık Barbarosoğlu'nun “Fatma Aliye- uzak ülke” isimli kitabi elimde bir türlü fırsat bulup doya doya okuyamamıştım. Bugün elime aldım kitabi ve göz açıp kapayana kadar yarıladım bu hızla gidersem eğer bir- iki gün içinde bitireceğim.

Eserde, Osmanlı Devleti’nin ilk kadın roman yazarlarından biri olan Fatma Aliye’nin hayatı roman olarak okurlara sunuluyor. Yazar eseri kaleme alırken bazı kısımları hızlı bir şekilde geçmiş gibi. Olaylar arasında kopukluklar var. Osmanlı’nın son dönemiyle birlikte Fatma Aliye ile ilgili kişilerden de bahsetmiş fakat sanki biz hepsini biliyormuşuz gibi aktarmış. Bu nedenle okurken kalem elimde bilmediğim isimler geçtiğinde altını çiziyorum. Tabi bir açıdan iyi oluyor insanı araştırmaya teşvik etmiş oluyor fakat yinede kısada olda hiç bilmeyenler olabileceği düşünülüp bilgiler verilebilirdi.

Bunu dışında Fatma Aliye gerçekten merakları celp eden bir kadın. Öncelikle tarihle ilgili olanları bileceği bir isim olan ünlü 19.yy tarihçisi Cevdet paşa’nın kızı. Çok zeki olan Aliye, küçük yaşlara okuma yazmayı öğrenmiş. Yine Fransızca’yı da büyük oranda kendi gayreti ile bellemiş. İleriki yıllarda romanlar yazmış ve pek çok Fransız yazarın eserlerini tercüme etmiş.

Okurken o dönemin insanları, yaşayışı, ilişkileri hakkında malumat edinmek mümkün. Asıl ilginç gelen ise bir önceki kuşağın bir sonraki ile yaşadıkları problemler. Bundan bir asır öncesine bile gittiğimizde günümüzde tartışılan konuların çoğunun o dönemde de tartışılmakta olduğunu görüyoruz. Kadın-erkek ayrımı, kadınlara daha çok imkanların sağlanması ve eğitimden faydalanması, yada genç kuşağın daha modern yetişip büyükleri ile çatışmalar yaşamaları gibi. Yüzyıllar geçse bile insan, özellikleri değiştirmeden aynen muhafaza ediyor. Değişen tek şey teknoloji sanırım. Düşünceler sabit kalıyor.
Kitap daha bitmedi merak ediyorum acaba devamında neler olacak. Okumaya devam .
kitaptan ;
"şatafat, sahibinin güçsüzlüğünü ifşa eden oyuncaktır."

"Aşk bizi terbiye ederdi. Ne oldu da, biz aşkı nefsimizi terbiye eden bir basamak olmaktan çıkardık. "

4 yorum:

Erdal Ali dedi ki...

Çok etkilendim. Bu kitap iki üç yıl önce aldığım bir kitabı hatırlattı bana.
Kitap Fransızcaydı.
ben aldığımda henüz Türkçeye tercüme edilmemişti.
Peki ben aldım da okudum mu?
Bir kenarda unutuldu kitapçık:(
Şimdi hatırlamışken hemen arayıp buldum.
Kitap Anadolu Selçukluları zamanında, Sultan hanedanını veya hanedanlarını ele almış.
Romanın adı Sultan Mahperi.
Tavsiye ederim.
Fazla anlatmayayım ama çok ilginç.
Yazarı: Gisèle
Kitabın orijinal adı:
La Sultane Mahpéri.
GiTap Yayım 2004
İnşallah Türkçeya çevrilmiştir şimdiye kadar.

Adsız dedi ki...

Merhaba, bugün bloguna uğradım ama açıkçası yorum yazıp yazmadığımı hatırlayamıyorum ama wordpress'ti yanlış hatırlamıyorsam... Kafam karıştı. Neyse... Fatma Aliye'ye karşı mahçup hissederim kendimi. Geçen hafta K Dergi'de ki çok sevdiğini biliyorum, konuydu Fatma Aliye. Bir kez ezikliğini hissettim o yazıyı okuyunca onu ihmal ettiğimi. Şimdi yazın aynı duyguyu yine hissettirdi. Aşıklar Korusu bitsin, Fatma Aliye'ye geçeyim en iyisi...
Sevgiler

bombom dedi ki...

La sultane Mahperi turkceye cevrilmis.Gita yayinlari Mahperi Hatun adiyla cikarmis.Cok keyifle okudum.Tavsiye ederim.Yazar
13.yuzyil uzerine ciddi bir inceleme yapmis.

Adsız dedi ki...

kontrol etmeniz gerekir:)